GİRİŞ
Medeni Kanunumuza göre ölüm halinde kanuni ve mansup mirasçılar, miras bırakanın ayni hakları, alacakları, diğer malvarlığı hakları, taşınır ve taşınmazları üzerindeki zilyetlikleri doğrudan doğruya kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.
Vergi Kanununlarında mirasçıların hakları ve borçları ile ölen ile ilgili olan bazı maddeler aşağıda sıralanmıştır.
VUK. Md.-164-Ölüm halinde işin sona ermesi
VUK. Md.12- Mirasçıların Sorumluluğu
VUK. Md. 16- Ölüm halinde sürenin uzaması
VUK. Md. 342- V.İ.V de ek süre
VUK. Md. 372- Ölüm
“Ölüm Hak miras helal” derler. Böyle bir durumda idare ile neler yaşanır?
213 sayılı kanun uyarınca Ölüm işi bırakmadır. Ölüm ile iş sona erer. V.U.K./164. Md.
Ölüm halinde ölenin VERGİ ÖDEVLERİ mirası reddetmemiş kanuni ve mansup (atanmış)mirasçılarına geçer. Ancak mirasçılardan her biri ölünün vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumludur. V.U.K./12. Md.
Mirasçılara geçen bu ödevler yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine vergi kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde üç ay eklenir. V.U.K. md-16
V.İ.V.K na göre verilmesi gereken beyanname ile ilgili olarak ‘Veraset ve intikal vergisine ilişkin mükellefiyetlerde tahakkuk muamelesi yapılmak için beyanname verme süresinin sonundan başlayarak 15 gün beklenir. Beyanname bu süre içinde verilirse vergi ziyaı olmamış sayılır. Ayrıca mükellefe tebliğ edilmek şartı ile yeniden 15 günlük bir mühlet verilir Bu hususta da yukarıda ki hüküm cari olunur. V.U.K. md-342
Ölüm halinde cezaların şahsiliği ilkesi gereğince VERGİ CEZASI (Vergi Ziyaı-Usulsüzlük-) düşer V.U.K. md- 374.
Vergiyi doğuran olay ölen kişinin kişiliğinde gerçekleşmektedir. (Cezaların şahsiliği ilkesi) Bahsi geçen cezalar henüz kesilmemiş , kesilmiş ; kesinleşmemiş, kesinleşmiş ama henüz tahsil edilmemiş olan cezalardır. Hapis gibi hürriyeti bağlayıcı cezalarda ortadan kalkmaktadır.
Ölüm ile vergi cezaları düşer, peki vergi asıllarına ne olur?
Ölümden sonra mirasçıların mirası 6183 sayılı kanunun 7. Maddesine göre;
Borçlunun ölümü: Mirası reddetmemiş mirasçılar hakkında 6183 sayılı kanun hükümleri tatbik edilir. Borçlunun ölümünden önde başlamış olan muamelelere devam olunur. Bunun için kanunun 50. Maddesi gereğince de ölüm günü dahil 3 gün süre ile tereke üzerindeki takip durdurulacak, 3. günün sonundan itibaren takip işlemlerine devam edilecektir.
Mirasçıların mirası;
Mirasın kayıtsız ve şartsız kabulü halinde mirasçılar, kural olarak amme borçlarından kendi mal varlıklarıyla sorumlu olup, mirasçılar asıl amme borçlusu yerine geçerek takibe tutulacaklardır.
Medeni Kanun’un 590 ve 619. Maddeleri gereğince Mirasın tutulan defter mucibinde kabulü halinde, deftere kaydedilmemiş olan amme alacağından mirasçı mirastan kendisine düşen miktar ile mesuldür. Defter tutma muamelesinin devamı müddetince terekeye dahil mal varlıklarının satışı yapılamaz.
Tereke bir mahkeme veya iflas dairesi tarafından tasfiye edilirse takip işlemleri durdurulacaktır. Bu durumda, önceden başlanmış olan muamelelere devam edilemez, durdurulur. İdare Tasfiyeyi yürüten mercie takibi gereken amme alacaklarını bildirecektir.
Mirasçılar mirası reddetmek istemeleri halinde, Medeni Kanun’un 606. Maddesine göre üç ay içinde ret edileceği hüküm altına alınmıştır. Bu süre içinde mirasçıların mirası kabul ettiklerine dair bir bilgi edinilmeden mirasçılar hakkında takip yapılamaz.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 12. Maddesi ile Medeni Kanununun 681. Maddesinde ölüm halinde mirasçıların sorumlulukları düzenlenmiştir.
VUK 12. Maddede “Ölüm halinde mükelleflerin ödevleri, mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçer. Ancak, mirasçılardan her biri ölünün vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmek suretiyle ölen kişinin vergi borçlarından her mirasçının kendi miras hissesi nispetinde sorumlu olması esası getirilmiştir.
Miras bırakandan aranan amme alacağı 213 sayılı kanun kapsamında değil ise mirasçılar hakkında yapılacak takipte Türk Medeni Kanun hükümleri tatbik edilir. Buna göre, mirasçılar müteselsil sorumluluğun sona erdiği tarihe kadar borcun tamamından müteselsilen, bu tarihten itibaren ise miras hisseleri oranında sorumlu tutularak takip edileceklerdir.
Medeni Kanun 641 ve 681. Maddeleri müteselsil sorumluluğu düzenlemiştir. Ancak bu sorumluluk mirasın paylaştırılmasından itibaren geçecek 5 yıllık sürede geçerli olup bu sürenin bitiminden sonra mirasçılar miras hisseleri oranında miras bırakanın borçlarından sorumlu olacaklardır.
Mirasın tutulacak defter uyarınca kabulü halinde mirasçıların sorumluluğu; Mirasçılar tarafından, mirasın tutulan defter uyarınca kabulü yoluna başvurulmuş olması halinde;
Amme alacağı tutalan defter kaydedilmiş ise, 213 sayılı kanun kapsamına girip girmemesine göre takibi yapılmaktadır.
Amme alacağı tutulan deftere kaydedilmemiş ise; 213 sayılı Kanun kapsamında olup olmamasına bakılmaksızın, miras yoluyla iktisap edilen miktar kadarıyla, sorumlu olacaktır.
Terekenin bir mahkeme veya iflas dairesi tarafından tasfiyesini gerektiren hallerde ise tahsil dairesi, mirası kabul eden mirasçılar hakkında yapacağı işlemleri uygulayamayacaktır. Bununla mirasçılar korunmaya alınmış olup, mirası kabul etmeyen mirasçıların murisin amme borçlarından dolayı sorumlu olmayacağı kabul edilmiştir.
Deftere kaydedilmemiş amme borcundan mirasçı kendisine kalan miras miktarı kadar sorumlu olur.
Resmi tasfiye talebi üzerine mirasın açılmasına rağmen resmi tasfiyenin sonuna kadar terekeyi mirasçılar iktisap edemez. Mirasçılar tereke borçlarından kişisel malvarlıkları ile değil sadece tereke ile sorumlu olurlar. (TMK; m.632/3; Resmî tasfiye hâlinde mirasçılar, terekenin borçlarından sorumlu olmazlar.) Alacaklılar alacaklarını sadece tereke varlığından karşılayabilir. Tereke varlığından öncelikle miras bırakanın borçları ödenir. Tereke borçları ödendikten sonra kalan artık değer mirasçıların malvarlığına geçer.
Tereke bir mahkeme veya iflas dairesi tarafından tasfiye edilinceye kadar müteselsilen sorumluluk vardır.
Mirasçıların tamamı mirası redderse vergi alacağının akibeti;
Amme alacağının tereke varlığından alınamaması durumunda amme alacağı zaman aşımı süresi sonunda terkin edilecektir.
Amme Alacağına yönelik ödeme emri ölümden önce murise tebliğ edilmiş ve kesinleşmiş ise;
Bu durumda tereke takip edilecek ve mirasçıların durumu nazara alınmaksızın amme alacağı terekeden tahsil edilecektir. Tereke yetmez ise MİRASI REDERMEMİŞ mirasçılara başvurulacaktır. Bu durumda mirasçılar hisseleri oranında kişisel varlıkları ile sorumludurlar. Mirasçıların herbirine ayrı ayrı ödeme emri çıkarılmalıdır.
Amme Alacağı tahakkuku itibariyle kesinleşmiş fakat ölümden önce henüz ödeme emri çıkarılmamış ise;
Mirası reddetmemmiş varisler adına ödeme emri hisseleri oranında düzenlenir. Ayrıca teminat istenmesi ya da ihtiyati haciz de mümkündür.